Translate/Çeviri

MAKALELER

İŞLETMELERDE NAKİT AKIŞ PROBLEMLERİ

İşletmelerde nakit akışı, finansal muhasebe için oldukça önemli bir problemdir. Bazı işletmelerde bu gayet kolay ve fakat bazılarında ise oldukça zor ve karmaşık olabilir. Ancak, işletmenin finansal planlaması açısından mutlaka yapılması gereken bir analizdir. İşletmenin rekabet edebilme yeteneğini artırmak için mutlaka yapılması gereken bir çalışmadır. İşletmenin rantabilitesi ve gelecekteki yükümlülüklerini ifa edip edemeyeceği bu analizle anlaşılabilir.
Büyük veya küçük bütün işletmeler zaman zaman nakit akışı problemleri ile karşı karşıya kalırlar.
Bu analizler, bu tür sorunlarla baş edebilmenin ve krizi doğru yönetebilmenin anahtarı ve aracıdır.
Genellikle nakit akışı problemlerinin ortaya çıkmasına sebep olan, genel ve yaygın olarak görülen dört önemli durum vardır.
1-Alacakların tahsilsinin aşırı şekilde geciktirilmesi.
Bazı İşletme yöneticileri, müşterilerini ve diğer alacaklı olduğu tarafları fazla zorlamamak, ilişkilerini daha uzun sürdürebilmek ve benzeri saiklerle alacakları aşırı şekilde yaşlanmasına ve gecikmesine yol açıyorlar. Bu da nakit akışını negatif yönde etkileyerek, işletmenin yükümlülüklerini yerine getirmesini zorlaştırıyor.
Bu nedenle, alacak portföyünün etkin denetimi ve tahsili hayati öneme sahiptir.
2-İşletme masraflarının çok yüksek, satışların çok düşük olması.
Satış hacmi (ciro), nakit akışını kesinlikle etkiler. İşletmenin sabit ve değişken masraflarının karşılanabildiği minimum satış seviyesinin üstünde bir ciro realize etmedikçe, nakit akışı krizi ile orta ve uzun dönemde baş etmek asla mümkün değildir.
Bunun için, müşteri portföyünün genişletilmesi, müşteri memnuniyetinin maksimize edilmesi, müşteri sadakatini sağlayacak yöntem ve tekniklerin uygulanması gerekir.
3-Alışta ve satışta yanlış fiyatlandırma.
Birçok işletme, piyasaya çıkarken, potansiyel müşterilerini cezp etmek, rekabetçi olmak vesaire adına, fiyatlarını aşağı çekerler.Bunun zamanlaması, süresi, ne oranda yapılması gerektiği, ulaşılmak istenen hedefler iyice tanımlanmamış ve hesaplanmamış ise, nakit akışı problemine yol açabilecektir.
Bu nedenle, işletme yöneticilerinin, mal ve hizmetlerin fiyatlandırılması, kar marjının doğru tespiti konularına zaman ayırmaları gerekir.
4-Oldukça ağır borçlanma
Gereksiz, kullanım yeri, amacı ve sonuçları iyice etüt edilmeden verilen borçlanma kararları ve uygulamaları, işletmenin nakit akışı kriziyle karşı karşıya kalmasını kaçınılmaz hale getirir. Örneğin, kısa vadeli borçlanma yapılarak, bilanço aktifinde sabit kıymetlerin arttırılması, işletmenin likditasyonunu bozar ve yükümlülüklerini yerine getirmesinde zorluklar yaratabilir. Uzun vadeli aktif edinimler, ancak uzun vadeli bir kaynakla finanse edilmelidir. Aksi halde iflas kaçınılmaz olur.

Patatesi Daha Çok Tüketmeniz İçin 10 Neden

Patatesin önemi ne kadar biliniyor? Nişasta içeriği yüksek olan sebzelerden olan patatesten özellikle kilo yönetimi programlarında uzak durulmaya çalışılır. Bu ne kadar doğru? İşte patates hakkında her şey…

Avrupa’ya 16. yüzyılda Güney Amerika'dan getirilen patatesin kıtanın en önemli temel besinlerinden biri haline gelmesi için 150 yıl geçmesi gerekti. Günümüzde patates tüketiminin en yüksek olduğu bölgeler Orta ve Doğu Avrupa olup 2005 yılında kişi başına ortalama 94 kg tüketilmişti. Patatesin belki de hiç bilmediğiniz ilginç ve önemli yönleri bu besine olan bakış açınızı değiştirecek: 

1. Patates haşlandığında veya fırında pişirildiğinde hemen hemen yağsız bir gıdadır. Patatesin enerji sağlayan ana besin öğesi, nişasta formundaki karbonhidrattır. Karbonhidratlar vücudun başlıca enerji kaynağıdır ve gün içinde kullanılan kalorilerin en az yarısı karbonhidratlardan karşılanır. Günlük tüketilecek karbonhidratların bir kısmını patatesten almak aynı zamanda hatırı sayılır miktarda mikrobesin ögesinin alınmasını da sağlayacaktır. Patates az miktarda protein de içerir: 180 gramlık orta boy haşlanmış patateste 3 gram kadar protein bulunur (Tablol 1). Bu miktar, bir yetişkinin günlük protein ihtiyacının %10’undan daha azına karşılık gelse bile, patates lizin ve triptofan amino asitleri için iyi bir kaynaktır. Süt veya yumurta ile beraber kullanıldığında yüksek kalitede proteinli bir besin haline gelir.
2. Patates bir lif-posa kaynağıdır. Lif tokluk hissine katkı sağlar ve sindirim sistemini destekler. 180 gramlık bir porsiyon haşlanmış patates yaklaşık 3 gram lif içerir, bu da tavsiye edilen günlük lif alım miktarı olan 25 gramın %10’undan fazlasına denk gelir. Pişmiş patatesi kabuğuyla yemekle alınan lif miktarı artar. Ancak lekeli veya rengi bozulmuş kabukların yenmemesine dikkat edilmelidir. Yeşil renkte lekeler fazla miktarlarda alındığında sağlık sorunlarına yol açabilen “solanin” maddesini içerir. Patatesteki nişastanın küçük bir miktarı sindirime direnç gösterir (buna “dirençli nişasta” denir). Bu durum özellikle patates salatası gibi patatesin pişirildikten sonra soğuk halde yendiği hallerde ortaya çıkar. Dirençli nişasta vücutta life benzer şekilde davranır ve kandaki şeker (glikoz) ve yağ (lipit) seviyesinin kontrolünde yardımcı olabilir.
3. Patates iyi bir C vitamini kaynağıdır. Orta boy bir haşlanmış patates (180 gram), yetişkin bir bireyin C vitamini ihtiyacının 1/8’ine kadar olan, yaklaşık 10 mg C vitamini içerir. Turfanda patates bu miktarın yaklaşık iki katına sahiptir. Dolayısıyla bir porsiyon patates yetişkin bir bireyin C vitamini ihtiyacının yaklaşık 1/4’ünü ihtiva eder. Her ne kadar C vitamini içeren pek çok meyve ve sebze bulunsa da tüketilen diğer nişastalı besinlerin hiç biri patates gibi önemli bir kaynak değildir. C vitamininin ısıya duyarlı olmasına ve pişirme sırasında bir ölçüde bozulmasına rağmen, pişmiş patateste hala yararlı C vitamini kaynağı olmasına yetecek miktarda bulunur. C vitamini sağlıklı cilt, dişler, dişeti, kaslar ve kemikler için gereklidir ve demir emilimine yardımcı olur. Ayrıca, C vitamini vücutta antioksidan işlevi görür. Sarı, turuncu veya mor renkli patatesin yanı sıra tatlı patates, karotenler veya flavinoidler gibi diğer antioksidanlardan da önemli miktarlarda içerir.
4. Patates ayrıca çeşitli B grubu vitaminler için de bir kaynaktır. Ortalama porsiyon bir haşlanmış patates (180 gram) B1, B6 vitaminleri ve günlük alınan folik asitin 1/6’sından fazlasını ihtiva eder. B grubu vitaminleri vücutta enerji sağlayıcı işlemlerde görev alır. Sağlıklı cilt ve sinir sisteminin gelişmesini destekler. Folik asit hücre gelişimi ve büyümesi için gereklidir. Bu vitaminin özellikle hamilelik öncesi ve sırasında yeterli miktarda alındığından emin olunmalıdır. Folik asit ayrıca kırmızı kan hücrelerinin üretimi için de gereklidir.
5. Patates, potasyum minerali için önemli bir kaynaktır. İçeriğinde az miktarlarda magnezyum ve demir de bulunur. Potasyum kasların işlevi ve kasılması, sinir sinyallerinin iletimi ve kan basıncının düzenlenmesi gibi pek çok mekanizmada önemlidir. Bir porsiyon haşlanmış patates (180 gram) yetişkin bir bireyin günlük magnezyum ve demir ihtiyacının yaklaşık 1/10’unu karşılar.
6. Klorürle birleştiğinde tuzu oluşturan sodyum, patateste doğal olarak neredeyse hiç bulunmaz. Sodyum alımı ve yüksek kan basıncı (hipertansiyon) arasında önemli bir ilişki bulunduğu için çok fazla tuz tüketilmemesine dikkat edilmelidir. Yüksek potasyum ve düşük sodyum miktarının bir araya gelmesi, patatesin kan basıncını dengede tutan ve tansiyon sorunları yaşayan kişiler için tercih edilir hale gelmesine yardımcı olur. Ancak patatesi tüketirken bu kişilerin çok fazla tuz eklememesi gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
7. Patates zayıflamak veya kilosunu korumak isteyenlere de yararlıdır. Ortalama bir porsiyon haşlanmış ve soyulmuş patates (180 gram) yaklaşık 140 kalori içerir. Bu enerji içeriği, aynı miktarda haşlanmış makarnadan (286 kalori) veya haşlanmış pirinçten (248 kalori) çok daha azdır. Ancak kızarmış patatesteki enerji miktarının haşlanmış veya fırında patatese göre iki veya üç kat daha fazla olabileceği bilinmelidir, yani zayıflama diyeti uygulayanlar için kızarmış patates tüketimi sınırlandırılmalıdır.
8. Patatesin tokluk indeksinin yüksek olması, kilosunu korumaya çalışanlar için diğer bir “iyi haberdir”. Haşlanmış veya fırında patatesin enerji yoğunluğu, yani yiyeceğin gram başına düşen kalori miktarı düşük olduğu için çok miktarlarda yemek yüksek kalori alınacağı anlamına gelmez (orta boy bir porsiyon için yaklaşık 140 kcal). Dolayısıyla fazla miktarda tüketilmeden tokluk hissetmeye yardımcı olur. Farklı gıdaların tokluk etkisi üzerine yapılan bir çalışmada, patatesin tokluk derecesinin, aynı miktarda kaloriye sahip beyaz ekmeğin üç katı olduğu kaydedilmiştir.
9. Patatesin pişirme şekline bağlı olarak yemeklerin besin ögeleri içeriği de değişebilir. Pişirmeye bağlı besin öğesi kayıpları pişirmenin ısısına ve süresine bağlıdır. B vitaminleri, C vitamini ve potasyum gibi suda çözünebilen vitaminler ve mineraller, haşlandığında patatesten suya geçer. Patatesin kabuğuyla haşlanması, pişirme sonrasında soyulması bu kayıpları en aza indirir. Saklama sırasında da bir miktar besin öğesi kaybı yaşanacaktır ve genel olarak patatesin nemsiz, ışık almayan ve serin şartlarda saklanması tavsiye edilir. Saklama sırasında üzerinde yeşil lekeler veya filizler çıkan patatesler dikkatle soyulmalı veya hiç tüketilmemelidir. Patatesteki yağ miktarı çok düşük olsa bile, yağda kızartılacaksa dikkatle tüketilmelidir.
10. Buğday ve çavdarda bulunan bir protein olan “gluten”e karşı duyarlı olan kişiler için patates önemli bir besindir. Glutensiz beslenmeleri gereken ve ekmek, makarna ve çoğu kahvaltılık tahıl gevreklerinin de dahil olduğu yaygın olarak tüketilen pek çok besini tüketemeyen bu kişilerin patates tüketmeleri pek çok besin ögesini almalarını da sağlayacaktır.
Tablo 1. Farklı şekilde hazırlanmış 100 gram patatesin besin ögeleri
Haşlanmış kabuğuylaHaşlanmış, soyulmuşFırında kabuğuylaPüre, süt (7 g) ve tereyağıyla (5 g)Kızartma, hamburger satış noktasından alınmış
Enerji (kcal)667785104280
Protein (g)1,41,82,61,83,3
Karbonhidrat (g)15,417,017,915,534,0
Yağ (g)0,30,10,14,315,5
Lif (g)1,51,23,11,12,1
Potasyum (mg)460280547260650
Demir (mg)1,60,40,90,41,0
B1 Vitamini (mg)0,130,180,110,160,08
B6 Vitamini (mg)0,330,330,230,300,36
Folik asit (µg)1919442431
C Vitamini (mg)961484

Kaynak: 
Food Today No. 71. EUFIC’den yararloanılmıştır. 





SOĞAN NEDİR? ÇEŞİTLERİ, ÖZELLİKLERİ VE FAYDALARI NEDİR?





Besin değeri yüksek olan soğanın tüketimi gerek ülkemizde gerekse dünyada fazlacadır. Ülkemizde sonbahar mevsiminde hasat sonrasında kışa hazırlık olması bakımından soğan stoku yapılır. Hazırlanan hemen her yemekte kullanılan soğan, yemeğe lezzet katmaktadır. Yemeklerde kullanılan soğanın saymakla bitmeyecek kadar çok faydası vardır. Yemeklerde kullanmak dışında soğan ile çeşitli kürler, maskeler yapılabilir. Soğanın özellikle kadınlarda sıkça görülen polikistik over sendromunda faydalı olduğu düşünülmektedir.
Faydaları saymakla bitmeyecek soğanın bilinen çok sayıda çeşidi de bulunmaktadır.
Soğangiller familyasından olup Allium cinsine dahil olan tüm bitkilere genel olarak soğan adı verilmektedir. Soğan kelimesi Allium cepa türünü tabir etmek için daha çok kullanılmaktadır. Dilimize göre bu tabir bahçe soğanına karşılık gelmektedir. Soğanın hem yumrusu hem yeşil yaprakları yemeklere tat vermek amacıyla kullanılmaktadır.

Soğanın Özellikleri Nelerdir?

Soğan içeriğinde pektin, insülin ve C vitamini bulunduran bir sebzedir. Kokusunun ağır, kötü ve yakıcı özelliği olduğu bilinmektedir. Soğan ile sık anılan bir diğer özellik de tıpkı sarımsak gibi kükürtlü sebzelerden olmasıdır. (Sarımsak hakkında bilgi almak için tıklayın) En sık üretileni ve görüleni beyaz soğandır ve bunu kırmızı soğan ile arpacık soğan takip eder. Arpacık soğan yaklaşık olarak erik büyüklüğündedir ama kırmızı ve beyaz soğan çeşitli boyutlarda olabilir. Soğan yapısı gereği sıcak ve nemli ortamda kolayca çürüyebilir. Bu nedenle serin bir mekanda ve suyla temas etmeden, kuru bir şekilde muhafaza edilmelidir.


Soğan içeriğinde pektin, insülin ve C vitamini bulunduran bir sebzedir. Kokusunun ağır, kötü ve yakıcı özelliği olduğu bilinmektedir. Soğan ile sık anılan bir diğer özellik de tıpkı sarımsak gibi kükürtlü sebzelerden olmasıdır. (Sarımsak hakkında bilgi almak için tıklayın) En sık üretileni ve görüleni beyaz soğandır ve bunu kırmızı soğan ile arpacık soğan takip eder. Arpacık soğan yaklaşık olarak erik büyüklüğündedir ama kırmızı ve beyaz soğan çeşitli boyutlarda olabilir. Soğan yapısı gereği sıcak ve nemli ortamda kolayca çürüyebilir. Bu nedenle serin bir mekanda ve suyla temas etmeden, kuru bir şekilde muhafaza edilmelidir.

Soğan Çeşitleri Nelerdir?

Halk arasında tüketilen soğanlar arasında birkaç çeşit bulunmaktadır. Taze soğan, arpacık soğan, kırmızı soğan, mor soğan, yazlık soğan, kışlık soğan olarak ayrılan soğanın bu çeşitleri farklı yemeklerde kullanılır. Taze soğan veya yeşil soğan daha çok salatalarda kullanılırken arpacık soğan kebap türü yemeklerde, diğer soğan çeşitleri ise genel olarak tüm yemeklerde kullanılmaktadır. Soğanın ayrıca tohum çeşitleri bulunmaktadır. Banko soğan, valenciana soğan, keş soğan, fito delfos soğan, pan 88 soğan, swale f1 soğan, bereket soğan ve songur soğan, soğanın bilinen tohum çeşitlerindedir.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANASAYFA

Ayder Grup Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş . HOŞ GELDİNİZ Tedarik Zincirimizle Hizmetinizdeyiz